Ankaragücü Tarihi,ankaragucu,1910,futbolcuları,formaları,armaları,kazandığı kupalar,başarıları,resi

Ankaragücü Tarihi,ankaragucu,1910,futbolcuları,formaları,armaları,kazandığı kupalar,başarıları,resi

Ankaragücü Tarihi,ankaragucu,1910,futbolcuları,formaları,armaları,kazandığı kupalar,başarıları,resi

1904-1920




Türkler’in futbol ile tanışması 1875 tarihinde Selanik’te gerçekleşmiştir. İngilizler tarafından Osmanlı topraklarında ilk futbol müsabakaları Selanik, İzmir ve İstanbul şehirlerinde oynanmıştır. Osmanlı futbol ligi 1897 tarihinde İstanbul ve İzmir karmaları arasında oynanmaya başlandı. Osmanlı topraklarında futbol oynanması Padişah Abdulhamid’in  “Kim ki kale kurup top endah ederek tepük oynaya, boynu vurula…” fermanı ile yasaklanmıştı.
Osmanlı Devletinde kurulan ilk işçi örgütü, 4 bini aşkın işçinin çalıştığı Tophane Silah Fabrikaları yani İmalat-ı Harbiye’de 1895 yılında gizli olarak kurulan Osmanlı Amele Cemiyetidir. Bu Cemiyet bir müddet sonra feshedilmiş, bütün üyeleri bir yıl gibi kısa bir zamanda sürgüne gönderilmiştir. İmalat- Harbiye çatısı altında  sendikalar düzenlenip, grevler yapılmıştır. İmalat-ı Harbiye ustaları Sanayi Mektebi'nden yetişiyordu. Sanayi mektepleri o zamanın makine mühendisliği fakülteleri ayarında eğitim kurumlarıydı.

Ankaragücü’nün kuruluşu İmalat-ı Harbiye’ye dayanır. İmalat-ı Harbiye, Osmanlı Devleti’nde 19.yüzyıl ortalarına doğru, ordu ihtiyaçlarına yönelik sanayi politikalarının geliştirilmesiyle zamanın koşullarında, tersanelerle birlikte imparatorlukta işçi yoğunluğu ve istihdamı açısından en başta gelen kurumlarından birisidir.

1904 Temeller Atılıyor,
Sanayi mektebi eğitimi sonrasında İmalat-ı Harbiye saflarında hayata atılan öğrenciler, bir yandan da o günlerin yeni modası futbolla ilgileniyorlardı. Padişahın fermanını dinlemeyerek kendi aralarında futbol oynamaya başlamışlardı.
Daha sonra padişahın fermanını yürürlükten kaldırması ve futbol oynanmasını serbest bırakmasının ardından bu atölyede çalışan gençler bir araya gelerek kendi aralarında kulüpleşirler ve 1904 yılında Tamir Atölyesi’nin farklı üniteleri ve tezgâhlarının futbol takımları oluşturulmuş, bu resmi-olmayan ‘takım/kulüpler’ kendi aralarında maçlar yapmışlardır. 
Bu takımlardan bazıları Rehber-i Sanayigücü, Numune-i Sübyan, Tapa Gençlikspor, Besaletspor, Gayret Gençlik’tir. Bu takımlar Ankaragücü’nün temellerini oluşturan amatör takımlardır.
  Önce İzmir, daha sonra İstanbul ligi kurulmuş, müsabakalar başlamıştır. Fransız gözetmenlerin oluşturduğu lige, İmalat-ı Harbiye takımı da davet edilir. Ancak İmalat-ı Harbiye'yi tek takım temsil edecektir. 
 ‘İmalat-ı Harbiye’ mensupları İstanbul liginin başlamasıyla birlikte bir çatı altında bir araya gelerek ‘bu ligde yer almak’ fikri gençler arasında yayılmaya başlamıştır. Kendi aralarında kıran kırana geçen maçlar sonrası isimlerini daha iyi duyurabilmek için bu lige dahil olmak istemişlerdir.
 1904 yılında oluşturulan bu amatör topluluk ile Ankaragücü’nün temelleri atılmaya başlanmıştır. Tarihin ilerleyen yıllarında, 1904 yılında ‘İmalat-ı Harbiye’ ile başlayan bu amatör sürecin, gelişim sürecinden hiçbir şekilde kopmadan devam ettiği görülecektir. Esas olarak resmi makamlara kulubün kuruluş belgeleri 1910 yılında yapılmış olsada, Ankaragücü kulübunun temelleri 1904 tarihinde atılmıştır.

Ve 1910,
1910 yılı 14 Haziran tarihinde ‘İmalat-ı Harbiye’ mektebinin öğrencileri arasında bir ‘birlik’ toplantısı organize edilir, bu toplantıdan bir sonuç alınamaz. 19 Haziran 1910 tarihinde ikinci toplantı yapılır. Kendi aralarında amatör grupları birleştirmeyi amaçlayan toplantılardan da bir sonuç alınamayınca İmalat-ı Harbiye Mektebi’nin son sınıf öğrencilerinden iki kişinin adı diğerleri arasında öne çıkar ve 31.08.1910 tarihinde iki kulübu kurmaya karar verirler.
    1.Agah Orhan’ın öncülüğündeki grup ‘Altınörs İdman Yurdu’nu, (Renkleri: Sarı-Yeşil ) 2.Şükrü Abbas’ın öncülüğündeki grup ise ‘Turan Sanatkarangücü’nü (Renkleri: Kırmızı-Yeşil ) kurarlar. 
Lider sıfatı taşıyan bu iki öğrenci arasında tatlı bir rekabet vardır. Kulüpleri kurma çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.

Agah ORHAN ve Şükrü ABBAS 31.08.1910 günü Altınörs İdman Yurdu kulübünün ve Turan Sanatkarangücü kulübünün kuruluş evraklarını Mutasarraflığa verirler ve bu şekilde iki takımında resmi olarak kuruluşu 31.08.1910 olarak gerçekleşir.

Ankaragücü’nün kuruluş tarihide resmi olarak bu tarih dikkate alınmıştır. Kulüp binaları Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Merkezinde bir oda olarak belirlenmiştir.
Altınörs İdman Yurdu ; Renkleri yeşil – sarı olarak belirlenmiştir. Forma biçimi ise büyük boy yeşil-sarı parçalı idi. Amblemleri ise sol tarafta kalan yeşilin üzerinde ve göğüs hizasında altın sarısı bir örs ve örse doğru yine altın sarısı çekiç tutan bir el olarak belirlenmişti. Başkanı : Kazım bey (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası’nda Torna ustabaşı) Katip : Osman AHMET (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası’nda Tornacı) Kaptan : Kerim (Fil) (Silah Fabrikasında usta) Muhasip: Boşnak HASAN (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası’nda Tornacı)
Turan Sanatkarangücü ; Renkleri yeşil – kırmızı idi. Arması ise sol göğüste ağzında çekiç bulunan bir kumpastı. Başkanı :Hasan MUSLİHİTTİN Bey (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Reisi ve Fişek Fabrikasında Usta Başı) Katip :Lütfi Bey (İmalt-ı Harbiye Usta Mektebi son sınıf talebesi) Muhasip :Numan Usta (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve İmalat-ı Harbiye Atölyesi kontrol memuru)
İki önder isim olan Agah ORHAN ve Şükrü ABBAS kulübün kuruluşunda aktif olmalarına rağmen yönetimlerde yer almayıp, futbolcu olmayı tercih etmişlerdir. Kulübün kuruluşunun aşağıdan, yani işçi ve işçi okulu öğrencilerinden gelmesi dikkate değerdir. Bu ‘öğrenciler’ aynı zamanda da atölyelerde çalışmaya devam etmişlerdir. Okudukları okul bir anlamıyla ‘atölyelerin’ alt yapısını oluşturan kurumlardır ve buradaki öğrenciler fabrikalarda ustalarının gözetiminde pratik yapmaktadırlar. Bu durum bir anlamıyla bugünkü Ankaragücü’nün tarihsel olarak bir ayrıcalığına tekabül etmektedir. 
Bilindiği kadarıyla profesyonel liglerde yalnızca işçiler ve öğrenciler tarafından kurulan, işyeri temelli olan ve tarihi bu kadar eski olan bir başka futbol kulübü daha yoktur.

Ankaragücü’nün kuruluşu ‘İmalat-ı Harbiye’ çatısı altında İstanbul / Zeytinburnu’nda 1904 yılında amatör olarak oynanan futbol ile başlar 31.08.1910 tarihinde resmi olarak kurulan Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkarangücü takımları ile resmi başlangıç kabul edilir. Buradan da anlaşılacağı üzere Ankaragücü’nün kuruluşu 1904’e dayanır. 

04.04.1911 tarihinde Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkarangücü kulüpleri arasında yapılan ilk müsabaka 0-0 devam etmekte iken çıkan olaylar nedeniyle tamamlanamamıştır. Bu karşılaşma tarihe “Ankaragücü’nün oynamış olduğu ilk karşılaşma” olarak geçmiştir.
İmalat-ı Harbiye çatısı altında yaşamlarını sürdüren bu insanlar kendi aralarındaki mücadeleler kıran kırana geçmesine rağmen tarihi bir karar ile İstanbul Cuma ligine katılarak aslında iki kulüp değilde, tek bir kulübün, iki farklı renkteki formasını taşıyan oyuncuları olduklarını herkese göstereceklerdir. 
İki kulüpte İstanbul ligine katılmak için başvuruda bulunurlar. Fakat iki kulübün de aynı kuruluşun takımı olmasını gerekçe gösteren Lig heyeti bu başvuruyu red eder.
Bu iki kulüpte İstanbul Cuma ligine katılabilmek için Sanayii Mektebi Spor Kulübu çatısı altında toplanarak tek takım olarak 1912-1913 İstanbul Cuma Ligine katılırlar.  
13.09.1913 tarihinde İstanbul Cuma ligine katılan takım ilk mücadelesini Fenerbahçe (B) takımı ile yapar ve Ankaragücü resmi tarihinin ilk galibiyetini bu maçta alır.
Fenerbahçe 1- Sanayii Mektebi 3
Maça takım ilk yarı sarı yeşil forma ile ikinci yarı ise yeşil kırmızı forma ile çıkar. 
1912-1913 İstanbul Cuma ligine katılan Sanayii Mektebi Spor Kulübü ilk sezonu şampiyon olarak tamamlar.
İstanbul’un işgaliyle birlikte Zeytinburnu’ndaki İmalat-ı Harbiye Tamir Atölyesi ile Tophane’deki Askerî Usta Mektebi ve Top Dökümhanesi dağıtılır.
Sadrazam Damat Ferit Paşa, İngiliz işgal kumandanlığının vermiş olduğu İmalat-ı Harbiye Tamir Atölyesi’nin kapatılması kararını İmalat-ı Harbiye Umum Müdürü Selahattin Adil Paşa’ya bildirmiştir.
Selahattin Adil Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın Manastır’dan okul arkadaşıydı ve sık sık gizlice görüşüyorlardı.
Mustafa Kemal Paşa henüz İstanbul’dan Samsun’a hareket etmemişti. Selahattin Adil Paşa’nın Mustafa Kemal’in düşüncelerinden haberi vardı ve kendisi ile beraber hareket ediyordu. İngiliz işgal kuvvetleri kumandanlığının kapatma kararını mektep talebeleri ile İmalat-ı Harbiye ve Top Dökümhanesi mensuplarına bildirirken, mümkün olduğunca metanetini koruyarak renk vermemeye çalışmıştır.
Kapatma kararı bilhassa Usta Mektebi talebelerini çok zor durumda bırakmıştı. Talebelerden bir bölümü o tarihlerde henüz işgal edilmemiş olan Bursa’ya geçerek tahsillerini orada Muallim mektebinde sürdürmek istiyorlardı. Bu düşüncede olan talebelerden bir bölümü Bursa’ya geçmiş, Muallim mektebine yazılmışlardı. Büyük bir bölümü ise Selahattin Adil Paşa’dan aldıkları talimat üzerine İstanbul’da kalmış hatta futbol faaliyetlerini dahi sürdürmüşlerdi.
1913-1916 tarihleri arasında, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlaması üzerine kulüp bir anlamıyla ‘futbolu’ bırakmak durumunda kalmıştır.
Bu tarihler arasında kulüp lig mücadelerine katılamamıştır. İşgal kuvvetlerinin silah fabrikalarının kapatılmasına ilişkin baskılarıyla birlikte, futbolcuların ve yöneticilerin tamamı Anadolu’da yürütülen Kurtuluş Savaşı’na katılmışlardır. Bu tarihler arasında diğer futbol kulüplerinden de bazı futbolcular da kurtuluş savaşına katılmışlardır.
Ankaragücü takım olarak Kurtuluş savaşına katılmış tek kulüptür. Takım olarak tüm futbolcular, Ulusal Kurtuluş Savaşı’na gönüllü olarak katılmıştır ve bir çok Şehit vermiştir.
1916-1917 ve 1917-1918 sezonlarında İstanbul Cuma ligine Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkarangücü takımları ayrı olarak katılmışlardır. Altınörs İdman Yurdu her iki sezonuda şampiyon olarak tamamlar ve 1919-1920 sezonunda İstanbul 1.Küme A grubunda oynamaya hak kazanır.
1919-1920 sezonunda ulusal mücadeleye katılan futbolcuların çokluğu nedeniyle  Altınörs İdman Yurdu son 3 maça çıkamamıştır. Alınan hükmen yenilgiler sonucu 5 takım arasından sezonu 4’ncü olarak tamamlar. 
Kurtuluş Savaşı ve Kulübün Ankara’ya Taşınması Süreci başlar,
“İmalat-ı Harbiye Direniş Örgütü”
Bu dönemde Kurtuluş Savaşı’na destek amacıyla birçok ‘direniş teşkilatı’ oluşturulduğu bilinmektedir. Bu teşkilatlardan biri olan İmalat-ı Harbiye Direniş Örgütü’nün çekirdeğini ise Altınörslü ve Turan Sanatkarangüçlü futbolcular oluşturmaktadır. 
Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya geçerek Millî Mücadele'yi başlatma düşünce ve planından haberdar olan Selahattin Adil Paşa, İstanbul'da kalan İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi talebe, atölye ve top dökümhanesi bölüm müdürleri, muallimleri, ustabaşı, usta ve işçilerinden oluşan bir mukavemet teşkilatı kurmuştur. Bu gizli örgütün adı “İmalat-ı Harbiye Direniş Örgütü” dür. 

İmalat-ı Harbiye mensuplarını örgütleme görevi Selahattin Adil Paşa'ya Mustafa Kemal Paşa tarafından verilmişti. 
Selahattin Adil Paşa ile aynı teşkilatta görev yüklenmiş olan Eyüp Sabri Durukan da, Mustafa Kemal Paşa'nın Manastır'dan okul arkadaşı idi. Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'da yapmak istediklerinden bilgileri vardı. Onunla beraber hareket ediyordu.
Eyüp Sabri Durukan, İmalat-ı Harbiye mensuplarını örgütlemek, onlara Mustafa kemal Paşa'nın düşünce ve görüşlerini aşılamak maksadıyla Nuriosmaniye'deki büyük konağını Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkarangücü futbolcu ve mensuplarının hizmetine verdi. 
“İmalat-ı Harbiye direniş teşkilatının önemli bir bölümünü Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkarangücü futbolcularının oluşturulması, Ankaragücü tarihinin kurtuluş savaşı dönemi ile ilgili olarak ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu da ortaya çıkarmaktadır.”
Karakollara ve silah depolarına baskınlar dönemi”
İngiliz işgal kuvvetleri komutanlığı, direniş örgütünün faaliyetlerini önlemek maksadıyla Anadolu yakasını savaş alanı ilan etmiş ve Türk askerlerinin bu yakada silahlı ve üniforma ile dolaşmasını yasaklamıştı. Bir gün sabahın erken saatlerinde resmî üniforması ve silahı ile görevine gitmekte olan İmalat-ı Harbiye Ser Tabibi, İngiliz işgal kuvvetleri tarafından yakalanarak tevkif edilmiştir. 
  
Olayın duyulması başta İmalat-ı Harbiye direniş örgütü olmak üzere, diğer direniş örgütleri ve Mustafa Kemal yanlısı subaylar arasında tepki oluşturdu. 

Askerî Fabrikalar Grubunda yer alan Silah Dairesi Müdürü Kolağası Ahmet Şefik bey, takım arkadaşlarından oluşturduğu bir müfreze ile karakola baskın vererek Ser Tabibini işgal kuvvetlerinden kurtardı.
“Cibali ve Cinci Baskını”
İmalat-ı Harbiye direniş örgütü sonradan kendilerine katılmış olan Gürbüzler İdman Yurdu sporcularının istihbarat ve yardımları ile İngilizlerin Cibali'de, Fransızların Cinci Meydanı'nda çöpçü ahırlarında bulunan depolarını basarak topladıkları top, silah, mermi ve diğer cephaneleri İnebolu üzerinden Ankara'ya gönderdiler. 
Kulüp kurtuluş mücadelesinde düşman kuvvetleri tarafından ciddi bir tehlike haline gelir. İngiliz ve Fransız birlikleri Altınörs İdman Yurdu Kulübü'nün Kazlıçeşme Ali Paşa Hanı'nın ikinci katındaki lokaline baskın düzenler. Başlarında bazı sivil ve muhbir Ermenilerin de bulunduğu İngiliz ve Fransız müfrezesi burada kimseyi bulamaz ve kulübün emektar çaycısı yaşlı Hamdi Baba'yı alıp götürürler. Hamdi Baba'dan o tarihten itibaren bir daha haber alınamamıştır.
Mahmut Nedim bey, Bahriye subayı (güverte yüzbaşısı) olarak, bahriyelilere ait direniş örgütünde görevliydi. İmalat-ı Harbiye direniş örgütünün baskınlarından elde ettiği malzemelerin Anadolu'ya taşınması konusunda onlara yardımcı oluyordu. Kendisi de Camialtı'ndaki yabancı gemilerin toplarını söküyor, Anadolu'ya kaçırılması konusunda diğer görevlilere teslim ediyordu. Bir topun sökümü sırasında suçüstü yakalandığı için İngiliz kuvvetleri tarafından sorguya çekilerek ağır biçimde işkence gördü. İşkence sırasında aklını yitiren güverte yüzbaşısı Mahmut Nedim As fazla yaşamadı. 
(Mahmut Nedim As ; MKE Ankaragücü kulübünün kalesini uzun yıllar başarı ile korumuş, faal futbolculuk döneminden sonra Kulüpte Genel Kaptan ve antrenör olarak görev yapmış olan Natık As'ın babasıdır).
İmalat-ı Harbiye Anadolu'ya geçiyor”
Cibali baskını sırasında deşifre olan İmalat-ı Harbiye direniş örgütüne mensup Ahmet Şefik, Teğmen Hulusi, Muharrem Ali, Süleyman Hüsmen, Topçu Mümtaz, Ali Tunalı, Kerim Fil, mühendis Veli (Eren), Kayserili Mehmet Nuri, Bingazili Osman Nuri, İhsan Ali (Tekvari), Burhanettin ve Cemalettin beyler ile 60 kişiden oluşan arkadaşları ile birlikte 1920 yılının Eylül ayı sonlarında Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere bir müfreze halinde Adapazarı üzerinden Ankara'ya hareket ederler.
Gündüzleri ormanlık bölgelerde gizlenip dinleniyor, geceleri ise Anadolu içlerine ilerlemek için yol alıyorlardı. 60 kişilik gruptan büyük bölümü hilafetçi kuvvetler ve Rumların oluşturduğu çeteler ile çarpışarak şehit olmuştur.