Ankaragücü Tarihi,ankaragucu,1910,futbolcuları,formaları,armaları,kazandığı kupalar,başarıları,resi

Ankaragücü Tarihi,ankaragucu,1910,futbolcuları,formaları,armaları,kazandığı kupalar,başarıları,resi

Ankaragücü Tarihi,ankaragucu,1910,futbolcuları,formaları,armaları,kazandığı kupalar,başarıları,resi

1920-1930


1920 artık kulüp merkezi Ankara’dadır.
Kurtuluş savaşı esnasında futbolcuların vermiş oldukları bu kadar yüce mücadelelerin ardından artık akıllarda bir tek şey vardır “Ankara’da Futbol”
1920’lerin başına gelindiğinde her iki kulüp kendisini Ankara’da yeniden kurmuştur.
31.08.1920 tarihinde Altınörs İdman Yurdu ismini Anadolu Sanatkarangücü olarak değiştirerek resmi olarak, bu tarihte Anadolu Sanatkarangücü olarak kurulmuştur. 
Anadolu Sanatkarangücü ilk yönetim kurulu şöyle oluşturulmuştur. Başkan :Yarbay Mehmet Nuri ALTINOK(Tamirhane Müdürü) Aza :İbrahim Bey (ÖZİKİZ) (Fen ve Sanat Şubesinde Muayene Memuru) Aza :Ali TUNALI (Silah Fabrikası Montaj Şefi, T.B.M.M. de eski işçi milletvekillerinden) Aza :Şükrü RECEP Kaptan :Nuri TAHSİN
Kulübün renkleri; Altınörs İdman Yurdu’nun renkleri olan yeşil – sarı, amblemi ise Altın sarısı bir örs ve çekiç tutan bir el şeklindedir.
1922 Eylül ayında da Turan Sanatkarangücü ise aynı isimle daha sonra kurulmuştur.
Turan Sanatkarangücü’nün ilk yönetim kurulu şöyle olmuştur : Reis :Yarbay Mehmet Nuri ALTINOK(Tamirhane Müdürü) Aza :İhsan ALİ (Tekvar) Aza :Hasan Rahim GÖKIRMAK (Fişek fabrikasında Baş Ressam) Kaptan :Abdulkadir (Tamirhane demir bölümünde usta başı)
Kulübün renkleri : Lacivert Beyazdır. Amblemi: Kumpasın ağzında çekiç

26.10.1922 tarihinde Anadolu Sanatkarangücü İlk maçını bugünkü Cebeci stadının olduğu çayırlık alanda Konya takımı olan Talimgahgücü’nü 2-1 yenmiştir. Bu maç resmi olarak Ankaragücü’nün Ankara’da oynamış olduğu ilk karşılaşmadır.

02.11.1922 tarihinde Anadolu Sanatkarangücü ilk deplasman mücadelesine çıkarak Talimgahgücü’nü Konya ilinde bugünkü Konya şehir stadının bulunduğu çayırlık alanda 4-1 yenerek ilk deplasman galibiyetini almıştır.
31.08.1923 tarihinde aynı kurum bünyesinde faaliyette bulunan Anadolu Sanatkarangücü ile Turan Sanatkarangücü, Her iki kulübün başkanı olan tamirhane müdürü Topçu Albay Mehmet NURİ ALTINOK tarafından birleştirilerek tek çatı altında toplanması kararı verilir. Anadolu Sanatkarangücü ile Turan Sanatkarangücü birleşerek Ankara Ligi’ne Sanatkarangücü adı altında katılmışlardır. Başkan Mehmet NURİ’nin teklifi üzerine Kırmızı – Beyaz renklerde anlaşma sağlanmış, amblem olarakta ucunda yıldız bulunan bir pergel ile çatılmış iki tüfek şekli uygun görülmüştü.
1922-1923 sezonunda Ankara ligi’ne katılan Sanatkarangücü ligi 14 puan ile 4.ncü sırada tamamlamıştır. 
Kurtuluş savaşı mücadelesinde aktif olarak görev yapan futbolcular 29 Ekim 1923 tarihinde yeni bir görevle top bataryalarının başına geçtiler. Meclis tarafından Cumhuriyet ilan edilmişti ve bunun duyurulması gerekiyordu. Bu büyük onur Anadolu - Turan Sanatkarangücü futbolcuları tarafından Ankara kalesinden yapılan top atışları ile gerçekleştirilir. Artık  Anadolu-Turan Sanatkarangücü futbolcularının da katkıları ile Cumhuriyet ilan edilmiştir.
1923-1924 sezonunda Sanatkarangücü Ankara liginde 12 maçta 21 puan alarak ilk şampiyonluğuna ulaşmıştır.

1924-1925 sezonunda Muhafızgücü – Sanatkarangücü maçında olaylar çıkar ve Sanatkarangücü ligden ihraç edilir. TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) tarafından ligden kaydı silinmiştir.

03.08.1926 tarihinde alınan ihraç kararı üzerine durumu gözden geçiren Başkan Ali TUNALI ve yönetim kurulu İmalat-ı Harbiye Genel Müdürü Osman Zati Paşa’nın görüşünü alarak yapılan toplantıda İmalat-ı Harbiye Spor kulübü adı ile tescilini yaptırarak tekrar liglere katılma hakkını elde eder.
Mustafa KEMAL’in Kurtuluş Savaşı sonrasında İmalat-ı Harbiye Genel Müdürlüğünü ve Kulübü ziyaretleri sırasında yaptıkları sohbette fabrika Müdürü ve yetkililerinden bilgi alan Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e istirahatleri sırasında mevsim meyvelerinden iri taneli Ankara’nın ünlü misket üzümü ile kavun ikram edilmiştir.
Büyük Önder bu ikramdan çok hoşnut kalmıştır. Kendisinin yaptığı tanımlamada “Üzüm Kişiye güç ve kuvvet verir ve değişik türleri vardır. En önemlisi Ankara’da bolca yetişen iri taneli lacivert renkli misket üzümüdür. Misketin lacivert rengi güç ve kuvvet simgesidir. Kavun ise Güzel kokulu, tatlı ve sıvı bir meyve türüdür. Sarı, yeşil ve pembeye kaçan renkli çeşidi vardır. Sarı renk, hırs ve başarının simgesidir. Kişi başarı sonrası bundan büyük gurur duyar.” şeklinde açıklamalarda bulunur.

TİCİ(Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı)’nin kulübe vermiş olduğu ihraç kararını boykot etme kararı alınması sonrası yapılan toplantıda İbrahim SOMÇELİK yeni kurulacak takımın rengi ne olmalı? Şeklinde konuşmalar geçince  Atatürk’ün kulübe yapmış olduğu ziyareti aklına gelir ve SARI – LACİVERT renklerin olması gerektiği fikrini belirtir.

Bu renkler toplantıda oybirliği ile kabul edilir ve kulübün yeni renkleri artık SARI – LACİVERT olmuştur.

Devrin İmalat-ı Harbiye yöneticileri TİCİ’nin kulübe karşı takındığı tavrı sonucu bir onur meselesi yaparak yeni adı ve yeni renkleri ile büyük bir kampanya seferberliğine girerler. Lacivert ceket ve sarı sırmalı elbiselerden oluşan Bando takımı akşamları saat 17:00 – 18:00 arası Ulus ve Kızılay bölgesinde genelde misket ve hüdayda gibi Ankara havalarını çalarak halka konser veriyor, sporcularda sarı – lacivert arabalar ile onları izliyorlardı.
Kulübün bu faaliyetlerinden duygulanmış olan o yılların Ankara İsmetPaşa semtinde Kardeşler İdman Yurdu adı altında faaliyette bulunan gayri federe bir teşekkül tüm üyeleri ile birlikte 1929 yılında İmalat-ı Harbiye kulübüne katılırlar. Kardeşler kulübünün sporcuları arasında sonraları Milli takımda yer almış olan Güllü Selim (Selim Baykurt) ile Niyazi Öztunç (Bombacı Niyazi) ve ağabeyi İhsan Öztunç, Cevdet Uzun gibi yetenekli gençlerde bulunuyordu. Böylece kulüpte bir kadro fazlası oluşmuştu.
Ankara Sultani Müdürü Münif Fehmi Ak, öğrencilerin kulüp takımlarında futbol oynamalarına izin vermiyordu. Oysaki Sultani (5.Lise) takımı, günümüzün Gençlerbirliği kulübü sahaya takım çıkaramaz duruma düşmüştü. Liglerden çekilmeyi düşünüyorlardı. İmalat-ı Harbiye Kulübünden ödünç futbolcu talebinde bulundular. O dönemlerde kulüpler liglere, lig heyetine verdikleri isim listelerine göre katılıyorlardı. Lisans çıkartma ve sair kurallar henüz gelişmemişti. Gençlerbirliği kulübü yöneticilerinin talebi üzerine kardeşler İdman Yurdu kulübünden gelen ihtiyaç fazlası 6 genç futbolcuyu Gençlerbirliği’ne ödünç vererek liglere katılımları sağlanmıştır.

1929'da Hâkimiye-i Milliye'nin turnuvasında İmalat-ı Harbiye, Gençlerbirliği'ni 3-1 yenip şampiyon olur. Ama kupa töreninde Gençlerli bir yönetici "Kirli amele takımına Atatürk'ün kurduğu Hakimiye-i Milli Kupası verilir mi" diye konuşunca İmalat temsilcileri de "Ellerimiz kirli olabilir ama alnımız aktır" yanıtını verir ve ortaklık gerginleşir. Bu arada İmalat-ı Harbiye taraftarları kupayı kapıp yürüyüşe geçer ve Gençlerbirliği binasının önüne gelirler. Neyse ki Gençlerli futbolcuların sempatik davranışıyla olay tatlıya bağlanır